Kuruluş | Üyelik durumu | Üye olduğu tarih |
---|---|---|
Asya-Avrupa Kıtası Kuruluşu(ASEF) | Katılımcı | - |
Asya Karşılıklı Tedbir ve Güvenlik Önlemleri Konferansı(CICA) | Üye | |
Avrupa Birliği (AB, EU) | Aday | - |
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT, OSCE) | Üye | 25 Haziran1973 |
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM, ECHR) | Üye | |
Avrupa Konseyi (COE) | Üye (Yunanistan'la birlikte ilk üye olduğundan dolayı "Kurucu Üye" sıfatındadır.) | 9 Ağustos1949 |
Birleşmiş Milletler (BM, UN) | üye | 24 Ekim 1945 |
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği(ASEAN) | Gözlemci | - |
Güneydoğu Avrupa İşbirliği İnisiyatifi | Üye | |
Uluslararası Kafkasya Etnik İlişkiler, İnsan Hakları ve Jeopolitiği Kurumu(IACERHRG) | Katılımcı | - |
Interpol | Üye | |
İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) | Üye | 1969 |
Home » Archives for 06/29/13
29 Haziran 2013 Cumartesi
0
Türkiyenin Üye Olduğu Kurumlar
AB Üyeleri
AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELERİ TAM LİSTE
Hz.Muhammedin Sözleri
Ahir zamanda pek az bulunan şey, güvenilecek kardeş ve helal yoldan kazanılan paradır.
Ali bedenimde baş gibidir.
Alimlere sorun; hekimlerle konuşun ve fakirlerle oturun.
Allah hüzünlü kalbi sever.
Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.
Allah(cc)’a iman ettikten sonra en üstün akıl, bir hakkı terk etmeden, halkla geçinebilmektir.
Allah'a isyan olan bir hususta kimseye hiç bir itaat yoktur. İtaat ancak marufta (ser'i ölçüler içerisinde)dir.
Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin.
Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.
Allah’ın kullarından hoşnutluğunun nişanesi, fiyatların düşük, hükümdarın ise adaletli olmasıdır. Allah’ın, onlara gazap etmesinin nişanesi ise, hükümdarın adaletsiz, fiyatların ise yüksek olmasıdır.
Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.
Allah'tan başka yardımcısı bulunmayan çaresiz birine zulmedene Allah, şiddetle azap eder.
Akıllı kişi nefsine hâkim olup ölümden sonrası için iş yapandır. Açız(akılsız) kişi ise nefsini arzularına tabi kılıp sonrada Allah'a karşı Temennide bulunandır.
Amellerin en hayırlısı sevdiğini Allah için sevmek buğzettiğine de Allah için buğzetmektir.
Arzusu ve hedefi Allah'tan başka şey olarak sabahlayan Allah(ın kulların)dan değildir. Müslümanların dertleriyle dertlenmeyen de onlardan değildir.
Abdest üzerine abdest, nur üzerine nurdur.
Ağız tadını bozan ölümü çok hatırlayınız.
Bildiği ile amel eden kişiye Allah bilmediği ilimlerin bilgisine varis kılar.
Bilgisizler içinde bir bilgili, ölüler içinde bir diridir.
Bana benzemekten en çok uzak olanınız, cimri, ağzı bozuk ve çirkin söz söyleyen kimsedir.
Başkalarının kusurlarından bahsetmek istediğin vakit, kendi kusurlarını hatırla. o zaman başkalarının kusurlarıyla alakadar olmaya hakkın olmadığını hatırlarsın.
Bela insanın diline bağlıdır. bir kimse bir şeyi “yapmam” dedi mi, şeytan her işini bırakıp onu yaptırana kadar uğraşır.
Benim Ehl-i Beyt’imi kendi aranızda, vücuttaki baş ve baştaki iki göz gibi kabul edin. (Tabiatıyla) Baş, gözler olmadan yolunu bulamaz.
Bilin ki, ümmetimin en kötüleri, kötülüklerinin korkusundan dolayı saygı gösterilen kimselerdir. Şerrinden korkularak saygı gösterilen kimse benden değildir.
Bir anlık tefekkür, bin yıl nafile ibadetten hayırlıdır.
Bir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha iyi miras bırakamaz.
Bir gün birisiyle dost olduğunuzda, yarın onun bir düşman olabileceğini unutmayın.
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyilikleridir.
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.
Bir saat sonra kıyamet kopacak olsa, elinize bir fidan almışsanız yine de onu dikiniz.
Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
Biriniz elinde bir fidan olduğu sırada kıyamet kopacak olsa, onu dikmeye gücü yeterse, diksin.
Ali bedenimde baş gibidir.
Alimlere sorun; hekimlerle konuşun ve fakirlerle oturun.
Allah hüzünlü kalbi sever.
Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.
Allah(cc)’a iman ettikten sonra en üstün akıl, bir hakkı terk etmeden, halkla geçinebilmektir.
Allah'a isyan olan bir hususta kimseye hiç bir itaat yoktur. İtaat ancak marufta (ser'i ölçüler içerisinde)dir.
Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin.
Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.
Allah’ın kullarından hoşnutluğunun nişanesi, fiyatların düşük, hükümdarın ise adaletli olmasıdır. Allah’ın, onlara gazap etmesinin nişanesi ise, hükümdarın adaletsiz, fiyatların ise yüksek olmasıdır.
Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.
Allah'tan başka yardımcısı bulunmayan çaresiz birine zulmedene Allah, şiddetle azap eder.
Akıllı kişi nefsine hâkim olup ölümden sonrası için iş yapandır. Açız(akılsız) kişi ise nefsini arzularına tabi kılıp sonrada Allah'a karşı Temennide bulunandır.
Amellerin en hayırlısı sevdiğini Allah için sevmek buğzettiğine de Allah için buğzetmektir.
Arzusu ve hedefi Allah'tan başka şey olarak sabahlayan Allah(ın kulların)dan değildir. Müslümanların dertleriyle dertlenmeyen de onlardan değildir.
Abdest üzerine abdest, nur üzerine nurdur.
Ağız tadını bozan ölümü çok hatırlayınız.
Bildiği ile amel eden kişiye Allah bilmediği ilimlerin bilgisine varis kılar.
Bilgisizler içinde bir bilgili, ölüler içinde bir diridir.
Bana benzemekten en çok uzak olanınız, cimri, ağzı bozuk ve çirkin söz söyleyen kimsedir.
Başkalarının kusurlarından bahsetmek istediğin vakit, kendi kusurlarını hatırla. o zaman başkalarının kusurlarıyla alakadar olmaya hakkın olmadığını hatırlarsın.
Bela insanın diline bağlıdır. bir kimse bir şeyi “yapmam” dedi mi, şeytan her işini bırakıp onu yaptırana kadar uğraşır.
Benim Ehl-i Beyt’imi kendi aranızda, vücuttaki baş ve baştaki iki göz gibi kabul edin. (Tabiatıyla) Baş, gözler olmadan yolunu bulamaz.
Bilin ki, ümmetimin en kötüleri, kötülüklerinin korkusundan dolayı saygı gösterilen kimselerdir. Şerrinden korkularak saygı gösterilen kimse benden değildir.
Bir anlık tefekkür, bin yıl nafile ibadetten hayırlıdır.
Bir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha iyi miras bırakamaz.
Bir gün birisiyle dost olduğunuzda, yarın onun bir düşman olabileceğini unutmayın.
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyilikleridir.
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.
Bir saat sonra kıyamet kopacak olsa, elinize bir fidan almışsanız yine de onu dikiniz.
Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
Biriniz elinde bir fidan olduğu sırada kıyamet kopacak olsa, onu dikmeye gücü yeterse, diksin.
Sigarayı Bırakın !
SİGARADAN KURTULMANIN YOLLARI
Tütünün içinde doğal olarak bulunan bir uyuşturucu olan Nikotin, en az Eroin ve Kokain kadar bağımlılık yapmaktadır. Fazla dozda alındığında nefes alıp verme kaslarını felç ederek insanı öldürebilir. Ancak sigara içerken daha küçük dozlarda alındığından vücut bu Maddeyi atabilir; bu sebeple insanı hemen öldürmez. Dumanı içinize çektiğinizde nikotin ciğerlerinize taşınır, çabucak kan dolaşımına karışır, kalbe ve beyne gider. Nikotinin ilk dozu kişiye uyanıklık hissi verir, sonrakiler ise sakinlik ve rahatlama hissi getirir. Nikotin, kalbi, damarları, Hormon sistemini, vücut metabolizmasını ve beyni etkiler. Kalp atışını Dakikada 2-3 atış arttırır. Vücut sıcaklığını düşürür ve bacaklar ile ayaklardaki kan dolaşımını yavaşlatır.
Sigara dumanında Hava pasajlarını ve ciğerleri rahatsız eden kimyasallar vardır. Bunları içinize çektiğinizde vücut öksürerek kendini korumaya çalışır. Sabah öksürüğü ise farklı bir sebepten doğar. normalde hava geçişlerinde siller bulunur, bunlar yabancı maddelerin ciğere girmesini engellemek için dışarı doğru hareket ederler. Duman, bu süpürme işlemini yavaşlatır, bu sebeple de dumandaki bazı zehirli maddeler ciğerde kalmaya devam eder. Fakat insanlar uyuyunca bu siller iyileşerek yeniden çalışmaya başlar. Kişi uyanınca da daha önceki Günden kalan zehirli maddeleri atabilmek için ciğerler harekete geçer. Ancak sürekli sigara içilmesi sillerin hareket kabiliyetini öldürdüğünden Havadaki bakteriler ve virüsler çok daha kolayca ciğerlere girebilir.
Neden Bırakmalı?
İnsanların sigarayı bırakma nedenleri arasında Sağlık birinci sırayı almaktadır. Sigara Akciğer Kanserinin yanı sıra, ağız, gırtlak, böbrek, pankreas ve Rahim Kanserine de yol açmaktadır. Sigara içenlerin kalp krizi geçirme riski, içmeyenlerin iki katı kadardır. Sigara alışkanlığı, damar sertliğinin de temel sebeplerinden biridir. Bunun dışında kronik bronşit ve pek çok solunum yoyu hastalığına da yol açmaktadır. Bayanlar için başka riskler de sözkonusudur. 35 yaşın üzerindeki sigara içen ve doğum kontrol hapı kullanan bayanlarda kalp krizi riski çok yüksektir. Düşük yapma ve normalden küçük bebek doğum riski de fazladır. Ayrıca, sigara içenler sadece kendi sağlıklarını değil, çevrelerindeki insanların sağlıklarını da riske atmaktadırlar.
Sigarayı bırakmakla Elde Edilecek Yararlar Şunlardır:
Sigarayı bırakanlar içmeye devam edenlerden daha uzun yaşar. Sigarayı bırakmak, akciğer kanseri, kalp krizi, kronik akciğer hastalıkları ve solunum yolu hastalıklarına yakalanma riskini azaltır. Sigarayı bırakanların sağlıkla ilgili şikayetleri azalır. Yiyeceklerin tadını ve kokusunu çok daha iyi almaya başlarlar. Kendilerini çok daha iyi hissederler, eğer bu enerjiyi düzenli yürüyüşler veya başka türlü bir spora dönüştürmeyi başarırlarsa düzenli spor yapmanın getirdiği başka avantajları da elde edebilirler. Bu, sigarayı bırakınca alınabilecek kilolarla ilgili sorunlara da çözüm getirmiş olacaktır. Ayrıca, sigara içmek maliyetli bir iştir. Sigarayı bırakınca, bu masraf sona ermiş olacaktır.
Nasıl Bırakmalı?
Sigarayı bırakabilmek için üç basamağı geçmek gerekir: 1) Karar verme, 2) Hazırlanma ve 3) Devam etme.
1• Karar Verme
Neden bırakmak istediğinizi düşünün. Herkesin kendine göre sebepleri vardır. Bırakabilmek için gerçekten istemeniz gerektiğini unutmayın. Eğer daha önce birkaç kez bırakmayı denediyseniz. Bilirsiniz ki insan yeniden başlamak için binlerce anlamsız, gerçekte hiç de mantıklı olmayan birçok bahaneyi akla yatkın hale getirir ve tekrar başlar. Bunu engellemek için motivasyonunuzun çok iyi olması gerekir. Kendinizi böyle bir başarısızlıktan alıkoymak için bırakma nedenlerinizi kendi sözcüklerinizle kağıda dökün. Dayanamayacağınızı düşünüp tekrar başlamayı istediğinizde önce bunları okuyacağınıza kendinizi ikna edin. Eğer daha önce bırakmayı denediyseniz neden tekrar başladığınızı da yazabilirsiniz. Tekrar başladığına pişman olmayan insan yoktur. Ama şunu da akılda tutmakta yarar var: İlk iki haftadan sonra dayanmak çok daha kolaylaşır ve yeniden başlama olasılığı büyük ölçüde azalır.
2• Hazırlanma
Bunun için aşağıdaki faktörleri göz önünde bulundurmak gerekir:
• Ne kadar zamandır sigara içiyorsunuz?
• Günde kaç tane içiyorsunuz?
• Sizi sigara içmeye iten nedenler nelerdir?
• Düzenli bir plana göre mi içiyorsunuz, yoksa değişken mi?
• Sabahları çok yoğun sigara içme isteği duyuyor musunuz?
• Daha önce bırakmaya çalıştınız mı?
• Bırakırken neden sorunlar yaşadınız?
Sigarayı bırakmak neden zordur?
Mark Twain “Sigarayı bırakmak kolay, ben bunu bin kere yaptım” demiş. Belki siz de defalarca bırakmaya çalıştınız. Neden bu kadar zorlandığınıza bakalım. Sigara iki tip bağımlılık yapar. 1-Fiziksel bağımlılık, 2-Psikolojik bağımlılık. Fiziksel bağımlılığın sebebi nikotindir. Sigara, içildikten sonra mutluluk uyandırdığından hemen hemen tüm sigara içenler gitgide içtikleri miktarı artırma eğilimindedirler. Sinir sistemi nikotine adapte oldukça içilen miktar artar, böylece kandaki nikotin miktarı da artar. Daha sonra belli bir düzeye erişince, tiryaki bu düzeydeki nikotin miktarını sağlamak için sigara içmeye devam eder. Sigarayı bırakmaya çalıştığınızda vücudunuz hem fiziksel olarak nikotinin eksikliğine reaksiyon gösterir, hem de diğer yandan psikolojik olarak bir alışkanlıktan kurtulmanın zorluğuyla yüzyüze kalırsınız. İkisini birden göğüslemek oldukça zor bir iştir.
Nikotin eksikliği sebebiyle şu semptomlar görülebilir:
Depresyon, sinir bozukluğu, kızgınlık, hassasiyet, uyuma güçlüğü, konsantrasyon bozukluğu, başağrısı, yorgunluk, iştah artışı. Bu semptomlar kişiyi yeniden sigaraya başlamaya sevkeder, çünkü nikotin seviyesi eski düzeye çıkınca semptomlar kaybolur. Semptomlar son sigaranızdan sonra 48 ila 72 Saat içerisinde doruğa çıkacaktır. Daha sonra azalarak birkaç Gün ila birkaç hafta sürebilir.
Bütün sıkıntılara rağmen, bu güçlüklere katlanmak için pek çok sebep vardır ve sigarayı bıraktığınız için asla pişman olmazsınız.
Öte yandan, psikolojik bağımlılığı aşmak belki de işin daha zor kısmıdır. Edinilen alışkanlıkları ortadan kaldırmak kolay değildir. yemekten sonra, çok yorulduğunuzda, stresli olduğunuzda, keyifli olduğunuzda, arabaya bindiğinizde, sabah uyandığınızda vb. siz tüm bu durumlarla ilgili, kafanızda bağlantılar kurdunuz. Artık bu gibi durumlarda otomatik olarak sigara yakmak gibi bir alışkanlık edindiniz. Bırakırken bu bağlantıları kırmanız gerekecektir. Bunun için en iyi yöntem, bir süre için eski alışkanlıkları değiştirmeye çalışmaktır.
Bıraktıktan sonra vücudunuzda neler değişecek?
• Eğer rejim yapıyorsanız; hiç zorlanmayacaksınız. Kendinizi tutabilirseniz, kilo almazsınız. Rejim yapanlar, bu konuda deneyimli ve avantajlıdır. Sigarayı bırakınca kendinizi çok daha enerjik hissedeceksiniz. Üşenmeyin, spora başlayın. En kolayı yürüyüş yapmaktır. Eğer sigarayı bırakmanızı destekleyen birileri varsa, onlardan size eşlik etmesini isteyebilirsiniz.
• Eğer rejim yapmıyorsanız (veya yapamıyorsanız); belki de iradenize hakim olamadığınızı düşünüyorsunuz. Sigarayı bırakan biri, yemek yerken de kendini kontrol edebilir. Siz çok daha zor bir işi başaracaksınız. İkisini bir anda yapamam diyorsanız; bir iki kilo alırım diye kaygılanmayın. Bu kiloları sonra verirsiniz. Böylece kendinize hakim olabildiğinizi kanıtlayacak, gerçekten istemenin ve kararlı olmanın ne kadar önemli olduğunu göreceksiniz.
Sigarayı bırakınca vücutta ne gibi değişiklikler meydana gelir?
• 20 Dakika sonra: Kandaki Karbondioksit seviyesi normale döner.
• 8 saat sonra: Kandaki karbondioksit seviyesi normale döner
• 24 saat sonra: Kalp krizi riski azalmaya başlar
• 2 hafta – 1 Ay sonra: Dolaşım düzelmeye başlar. Akciğerlerin kapasitesi %30 artar.
• 1 – 9 ay sonra: Öksürme, yorgunluk, nefes darlığı azalır. Ciğerlerdeki siller normal işlevlerini yapabilir hale gelir. Siller ciğerleri temizleyerek enfeksiyon riskini azaltırlar.
• 1 yıl sonra: Koroner kalp rahatsızlıkları riski sigara içenlerin yarısı kadardır.
• 5 yıl sonra: Kalp krizi riski sigara içmeyenlerle aynı düzeye iner.
• Sigarayı bırakmanın sosyal açıdan sağlayacağı faydalar: Kontrolün kendinizde olduğunu, iradenizin ne kadar kuvvetli olduğunu hissedersiniz. Kendinize güveniniz artar. Daha sağlıklı görünürsünüz. Aileniz daha sağlıklı olur. Egzersiz yaparken zorlanmadığınız için daha sportif olursunuz, bu da görüşünüzü değiştirir.
Sağlıklı Yaşamın Sırları
nsanların Yaşı İlerledikçe her geçen gün arada sırada fiziksel sorunlarımız ortaya çıkmaktadır, hepimizde ufaktan boy göstermiştirmiş bu sorunlar. ve biz biliyoruz ki ileride daha büyük sorunlar ile karşı karşıya kalacağız işte bir kaç ufak önlemle ileriki yaşlarımızda çekeceğimiz sıkıntıları bir nebzede olsun azaltabiliriz. Araştırıp derlediğim bilgileri sağlıklı yaşamın sırları sitemde sizler ile paylaşmak istiyorum. Profesyonel uzmanlarımız uzun, huzurlu mutlu ve sağlık dolu bir yaşam geçirmek için belirlenen bir çok öneriye uyulması gerektiğini bildiriyor. Alkolün çok zararlı olduğu ve kesinlikle alkol kullanılmaması gerektiğini, sağlık durumumuzu kesinlikle ihmal etmeyip kontrol ettirmeyi, sağlıklı beslenmeyi, uyuşturucudan ve tütünden uzak durmayı, güvenlik almayı, egzersiz yapmayı, iyi uyumayı, stresi uzaklaştırmayı ve kilonuzu kontrol etmeyi tavsiye eden sağlık uzmanları, sağlıklı bir yaşam kazandıracak ve yapılması gereken programı şöyle açıklıyor:
İçki Alkol Ağzınıza Sürmeyin
Güzel, huzurlu ve mutlu bir hayat sürmek için ilk şartlardan biri alkol kullanmamak. Alkol içmeyi seçmişseniz, sağlıklı bir yaşam tarzının anahtarı, ölçülü kalmaktır. İçkili araba kullanmayın. Alkol karar verme yeteneğini, kas kontrolünü ve görüşü zayıflatır. İçki içtiğinizde ya arabanızı başkasına bırakın ya da başka ulaşım taşıtlarını kullanın. Hiçbir zaman içkili bir sürücünün arabasına binmeyin. Hamileyseniz içki içmeyin. Alkol cenine zarar verir.
Sağlık durumunuzu her fırsatta mutlaka kontrol ettirin
Bedensel Sağlık problemleriniz ortaya çıkmadan farkında olmanız, güzel mutlu huzurlu ve uzun yaşamak açısından önemli bir stratejidir. Düzenli genel sağlık kontrolü yaptırın. Yaşınıza, sağlık geçmişinize ve doktor tavsiyesine göre düzenli aralıklarla sağlık kontrolü yaptırmak önemlidir.
Sağlığınız için Aşı yaptırmayı alışkanlık edinin
Bütün tatlı şirin güzel bebekler ve çocuklar difteri, boğmaca, tetanos, çocuk felci, grip. kızamık, kabakulak, kızamıkçık, suçiçeği ve Hepatit B gibi hastalıklara karşı aşılanmalıdır. Çocuk sahibi olmayı planlayan kadınlar hamilelik öncesinde aşılarını gözden geçirmelidir. Yaşınız 65'i geçtiyse ya da kronik bir hastalığınız varsa, grip ve zatürree aşısı olmalısınız. Yurtdışı seyahatine çıkanlar ülkelerinden ayrılmadan önce gerekli bütün aşıları olmalıdır.
Sağlığınız İçin Dengeli Beslenin
Cazip güzel bir dengeli bir beslenme hem sizi sıkıntınızı hemde hastalığı önler hem de başgösteren hastalığın iyileşmesini hızlandırır. Önemli besleyici maddeler içeren yiyecekleri seçin. Doğru oranlarda çeşitli yiyecekler yiyerek kemikleriniz, dokularınız ve organlarınızın çalışması için gerekli olan farklı maddeleri sağlarsınız.
- Gündelik hayatta minimum 8 ile 9 bardak su içmenizde fayda görülecektir buna kendinizi alıştırmalısınız: Yağ ve kolesterole dikkat edin. Tereyağı gibi doymuş yağlar yerine, oda ısısında sıvı halde olan mısır, soya veya ayçiçeği gibi doymamış yağlar kullanın. Takviye vitamin ya da mineral almadan önce sağlık uzmanına danışın.
Beyni uyuşturan hap, kimyasal maddelerden uyuşturucudan Uzak Durun
Her türlü uyuşturucu alışkanlık yapma tehlikesini içerir. Esrar, kokain ve eroin gibi uyuşturucular vücuda ve beyne zarar verdikleri ve alışkanlık yarattıkları için tehlikelidir. Reçeteli ve reçetesiz satılan ilaçlar bile kötüye kullanılabilir. Sağlıklı kalmak açısından anahtar stratejilerden birisi de uyuşturucu kullanımından uzak durmak ve bütün ilaçları dozunda kullanmaktır. Prospektüsleri dikkatle uygulayın. Verilen dozu zamanında alın. Bir dozu almayı unuttuğunuzda sağlık uzmanına danışın, ilaç kullanırken alkol içmeyin. Kullanım tarihleri geçmiş ilaçları tuvalete atıp sifonu çekin. Başkasına verilmiş bir ilacı hiçbir zaman kullanmayın.
Jimnastik aerobik egzersiz Yapın
Düzenlik Jimnastik, aerobik egzersiz yapmanın sağlıklı yaşam tarzının vazgeçilmez unsurudur. Kasları dirileştirip kuvvetlendirir, dayanıklılığı artırır, kalbi güçlendirir, dolaşımı iyileştirir, tansiyonu düşürür, sindirimi kolaylaştırır, fazla kalorileri yakar, uykuyu düzenler, hastalıklara karşı direnci artırır ve hastalıkları atlatma yeteneğini güçlendirir. Fiziksel yararlarının yanı sıra egzersiz ruh halini iyileştirir, stresi atar ve zihinsel uyanıklığı artırır. Dış görünümünüzü değiştirerek özgüven ve özsaygınızı da güçlendirir.
Stresle Mücadele Etmek Ve Uykunun Önemini Bilmek
Jimnastik aerobik egzersiz programına başlamadan sağlık uzmanına danışın
Kalbinden rahatsız olanlar ve bu rahatsızlıktan kurtulmak için egzersiz yapma yeteneğinizi etkileyecek bir hastalığınızın olup olmadığını öğrenmelisiniz. Sağlık uzmanlarından ilgi alanlarınıza, ihtiyaçlarınıza ve genel sağlık durumunuza en uygun egzersizleri önermelerini isteyin.
Hertürlü Yaralanmalar için Güvenlik Önlemi Alın
Dünyanın binbir türlü hali vardır başımıza hertürlü kaza ve hastalık gelebilir hastalığı önleme çoğu kez sağduyuya dayanır. Kayakçıların başlığa, dizliğe ve dirsekliğe ihtiyacı vardır. Bisiklete ve motosiklete binenlerin başlık kullanması gerekir. Raket kullanılan sporlarda gözler korunmalıdır. Güneşte çok kalmayın. Deri kanseri riskini azaltmak için koruyucu faktörü 15'in üzerinde kremler kullanın. Gözlerinizi korumak için şapka ve güneş gözlüğü takın. Evde düşmeyi ve kazaları önleyin.- Yangın çıkması durumunda kendinize acil durum provası yapın: Doktor, Polis ve İtfaiye gibi telefon numaraları evinizdeki her telefon cihazını yanında olmalıdır canımız herşeyimiz olan çocuklarınız bile yardım isteme konusunda eğitilmelidir.
Düzenli Güzel Bir Uyku İyi Gelicektir
Uyumak gözleri dinlendiri bedeni dinamik, güçlü, zekayı açar zihni uyanık tutar. Pek çok insan kronik uykusuzluk çeker ve bu nedenle fiziksel rahatsızlıklarla, zihinsel sorunlarla, yaralanma ve kazalarla karşı karşıya kalır. İhtiyaç duyduğunuz dinlenmeyi sağlamak için egzersiz yapın ve doğru yiyecekleri yiyin. Hindi ve süt ürünleri gibi bazı gıdalar triptofan içerdikleri için uyku getirir. Kafein almaya sınır koyun. Kahve, çay, kola, çikolata, soğuk ve sıcak içeceklerin pek çoğu ve Diyet ürünleri sizi ayık tutacak kafein içerir. Kafeinsiz içeceklere yönelin ve akşamları kafein almaktan kaçının.
Yattığınız odanızın mutlaka sessiz olmasına özen gösterin ve aydınlık olmaması gerekir
Dışarıdan gelen gürültülere karşı kulaklık kullanın. Odanın serin ve nemli olması gerekir. Bol ve rahat gece kıyafetleri giyin. Yatma ve kalkma saatleri her akşam aynı saatte yatıp her sabah aynı saatte kalkın. Gündüz uykularından kaçının. Yatmadan önce ağır yemek yemeyin ve yoğun egzersiz yapmayın. Soğuk duş yerine ılık suyla yıkanın.
Stresizini Atın
Stres, aşırı taleplere, alışılmış düzendeki sık değişiklere ya da hayati önemdeki konulara vücudun fiziksel tepkisidir. Bunaltı ise strese karşı duygusal tepkidir. Bağışıklığın azalması, kalp rahatsızlıkları, sindirim bozuklukları, kasların yorulması ve gerilmesi, deri problemleri, nefes alma sorunları gibi birçok hastalığa neden olabilir. Stres ve bunaltıyla baş edebildiğiniz ya da stresin aşırı derecede önem kazanmasını önleyebildiğiniz, ölçüde sağlığınızı koruyabilirsiniz.
Tütün sigara uyuşturucu maddelerden Uzak Durun
Tütün ürünleri kullanımı önlenebilir hastalıklara ve erken ölümlere yol açar. Tütün ürünleri kullanmayın ve kullanıyorsanız, derhal bırakın. Sigara tehlikeli bir bağımlılığa sebeb olurşiddetli baş ağrısı ve baş dönmesi sıkıntısı yaşar. Bırakmaya karar verin: İlk önce motivasyon gerekir. Bu alışkanlıktan kurtulmaya kesinlikle karar verin. İçtiğiniz sigara sayısını azaltmak nihai hedefiniz olmamalıdır. Evinizi sigaradan arındırılmış bölge ilan edin.
Fazla kilo almamaya dikkat edin (obezlik kötü bir hastalıktır) dengeli beslenin
Fazla kilolar sağlığı pek çok şekilde tehdit eder. Kalbe yük bindirir ve dolaşımı yavaşlatır, kemik ve kaslarda stres oluşturur, nefes almayı zorlaştırır. Şeker, kanser ve yüksek tansiyon gibi hastalıklara yakalanma riskini artırır. kilo vermek istediğinizde daha az yemek yiyin ve fiziksel faaliyetinizi artırın. Aşırı zayıf olmanın da kadınlarda aybaşı atlaması, sindirim sorunları, hormon dengesizlikleri, cinsel istek ve doğurganlık kaybı ve düzensiz kalp atışları gibi sağlığa yönelik riskleri vardır. Aerobik metabolizmayı hızlandırır ve vücudunuzun enerjiyi daha etkin kullanmasını sağlar.
Einstein’dan 10 Hayat Dersi
1. Merakınızın peşinden gidin
"Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım."
Sizin merakınızı çeken nedir? Neyi en çok merak ediyorsunuz? Benim merak ettiğim neden bazı insanların başarılı olup bazılarının olamadığıdır. Bu yüzden yıllarca başarı üzerine çalıştım. Merakınızın peşinden giderseniz başarıya ulaşırsınız.
2. Azim paha biçilmezdir
"Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum."
Belirlediğiniz yolun sonuna ulaşacak kadar sabırlı mısınız? Posta pullarının gideceği yere varasıya kadar mektuba yapışıp kalmasından ötürü çok değerli olduğu söylenir. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin.
3. Bugüne odaklanın
"Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir."
İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyler yapabilirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.
4. Hayal gücü güç verir
"Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir."
Hayal gücünüz geleceğinizi belirler. Einstein şöyle der: ‘Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil’. Bu yüzden hayal gücünüzün hantallaşmasına izin vermeyin.
5. Hata yapın
"Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir."
Hata yapmaktan korkmayın. Eğer nasıl okuyacağınızı bilirseniz hatalar sizi daha iyi bir konuma getirebilir. Başarılı olmak istiyorsanız yaptığınız hataları üçe katlayın.
6. Anı yaşayın
"Ben geleceği hiç düşünmem, ne de olsa gelecektir."
Geleceği ayarlamanın tek yolu olabilidiğiniz kadar şimdide olmaktır. Şu anda dünü ya da yarını değiştiremezsiniz. Önemli olan tek an şimdidir.
7. Değer yaratın
"Başarılı olmaya değil, değerli olmaya çalışın."
Zamanınızı başarılı olmak için harcamayın, değerler yaratın. Eğer değerli olursanız başarı kendiliğinden gelecektir.
8. Farklı sonuçlar beklemeyin
"Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek."
Hergün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.
9. Bilgi deneyimden gelir
"Bilgi malumat değildir. Bilmenin tek yolu deneyimlemektir."
Bir konuyu tartışabilirsiniz ama bu size sadece felsefi bir anlayış kazandırır. Bir konuyu bilmek istiyorsanız onu deneyimlemelisiniz.
10. Kuralları öğrenin, daha iyi oynayın
"Oyunun kurallarını öğrenmek zorundasınız. Böylece herkesten iyi oynayabilirsiniz."
Yapmanız gereken iki şey var. Birincisi oynadığınız oyunun kurallarını öğrenmek. İkincisi ise oyunu herkesten iyi oynamayı istemek. Bu iki şeyi yaparsanız başarı sizinle olur!
Doğu Türkistan'daki Türk Katliamı
Çin’in işgal’i altında olan Doğu Türkistan'a yıllardır asimilasyon ve tecrit uygulanıyor. Son zamanlarda ise devlet terörü uygulanmaktadır.
Çin, çok büyük ekonomik hamle yaparak milyonlarca vatandaşının ekmek ve iş bulmasına vesile olurken sattığı mal ve ürünlerden elde edilen kar marjları ile de tüm dünya insanlarına ve ekonomilerine hem pozitif hem de negatif etkileri olan bir ülke konumuna geldi. Komünist parti kendini değiştirdi ve birçok şehri “serbest bölge” ilan ederek sanayi ve ticaretini genişleterek dünyanın sayılı ve etkin ekonomileri arasına girebilmeyi başardı. Bu gelişmelerinin yanı sıra insan hakları bakımından karnesi “sıfır” diyeceğim ama “sıfır”’ da bir değer olduğu için “sıfır” dahi alamayacak derecede kötüdür.
Özellikle Doğu Türkistan politikaları tam anlamı ile baskıcı ve inkar edicidir. Doğu Türkistan topraklarından en az 86 değişik maden çıkarıp kendi Han Çin ana topraklarına getirip buralarda işlem yapıyor. Oysa, madenleri haksız yere çıkardığı yerde işlemek ve yöre halkını kalkındırması gerekmez mi? Çin son derece zalim bir emperyalist olduğu için esareti altında tuttuğu toprakların madenlerini alıyor ama buna karşın yöre halkına zulüm ve kaos ortamı bırakıyor.
Çin'e son zamanlarda iş ve tatil için gidenler şaşırıp kalıyor. Tabii onların gittiği Çin “boyalı” ve reklâmlarla süslenmiş olan Çin’e gidiyorlar. Gerçek Çin ise arka şehirlerdedir. Halkın ne denli bıktın, aç ve sefil olduğunu görseler şaşırıp kalırlar. Pekin, Şanghay ve Guanzu gibi gelişmiş ve modern şehirler dünyanın meşhur şehirleri ile yarışacak cinsten cadde, sokak ve alış – veriş yerleri bulunmaktadır. Ama arka şehirlerde bırakın alış – veriş marketlerini pirinç ve makarna satan dükkânları bile bulmakta zorlanırsın. Her tarafta polis ve komünist partinin soğuk yüzünü görürsün. Bir şehirden diğerine giderken pasaport ve gideceğin şehirden davetiye yoksa seyahat etme özgürlüğün yoktur. Bu kural daha çok esareti altında tuttuğu azınlıklar için geçerlidir. Han Çinlileri istediği gibi gezebiliyor ve büyük fabrikalarda çalışabiliyorlar.
Doğu Türkistanlı veya Tibetli bir kişinin devletin fabrikalarında veya özel sektörün fabrikalarında önemli bir pozisyonda çalışması veya çalıştırılması imkânsız gibi bir şeydir. Bu kişiler Çinlilerin gözünde birer “haşarat” veya birer “kene” gibidirler. Ama onların vatanlarını sömürüp yer altı servetlerini çalarken ayni duyguları düşünmüyorlar.
Yeraltı ve yer üstü maden ve kıymet bakımından tüm bölgenin en değerli ve mümbit bölgelerinin başında Doğu Türkistan toprakları gelmektedir. Ama ne yazık ki ülkenin en geri kalmış daha doğrusu bırakılmış bölgesi de yine Doğu Türkistan bölgesidir. Çin bilinçli ve planlı bir şekilde bölgeyi fakir ve cahil bırakmaktadır. Kendi başına bir şeyler yapan, iş üretenler olduğunda da “benden izin almadın” diyerekten tutuklayıp hapse atılıyorlar. Peki, bu insanlar ne yapsınlar? Çocuklarını okutmasınlar mı? Kendilerine ait iyi bir gelecekleri olmasın mı? Bu nasıl despot ve zalimce bir yöntem ve yönetimdir.
Devamlı olarak halka düşman olan Çin bu bölgeye kendi Han asıllı Çinlileri göndererek bölgedekidemografik yapıyı değiştirmek istiyor. Doğu Türkistan bölgesine göç etmeyi kabul eden Çinlilere devlet hem para hem de iş garantisi veriyor. Çin’de bu iki geçerli akçeye sahip olan kimse kendi dünyasında “tam bir meliktir”. Hem işin olacak hem de cebinde para olacak, bir Çinli daha başka ne istesin ki?! Bu teklif karşısında yıllardır Han Çinlileri Doğu Türkistan topraklarına göç etmektedirler.
Kültürlerin farklı olduğu her iki toplumun bir arada yaşaması çok zordur. Yemek kültüründen tutun temizlik ve ahlak kuralları birbirlerinden çok farklıdır. Tuvalet kültürü olmayan, uçan, kaçan ve yürüyen her şeyi yiyen Han Çinlileri Uygurlular'la ve bölgede yaşayan diğer Türk boylarından Özbek, Kırgız ve Kazaklarla kaynaşmaları ve birbirlerini anlayışla karşılamaları imkânsızdır. Ancak gelen Çinli göçmenler eğitimli ve bilinçli ise o zaman nispeten bir nebze anlaşılabilir. Ama gelenlerin geneline yakını dağ köylüleri olunca Müslümanların ortasında kendi pis ve cahiliyet adet ve geleneklerini yapmaları bile en başta çatışmanın başlamasına yetiyor. Çin devleti bunu bildiği halde inatla buralara bu zavallı kişileri gönderip yerli halkın topraklarını terk edip başka yerlere / ülkelere göç etmelerini istiyorlar.
Uygurlular'in ellerindeki araziler gasp ediliyor
Son zamanların moda kelimesi var “ terörist”. Çin devleti bunu iyi kullanıyor. Kendi faşist ve despot yapıya karşı gelen herkesi terörist ilan ediyor ve katliam yapıyor. Hele bunun başına bir de “Müslüman” kelimesini eklediğinde Çin’in bu haksız ve hukuksuz tutumu karşısında kimse hesap dahi sormuyor. Geçtiğimiz son on yıl içinde Çin bu bölgede resmen Müslüman avına çıkmıştır. Allah’ını, dinini ve Peygamberini seven ve o doğrultuda yaşamaya çalışan kim varsa onları terörist diye ilan ediyor ve daha sonra da onların evlerine baskın yapıyor. Direnen olursa hemen orada öldürüyorlar, direnmeyip hapse atıldığında yaklaşık bir yıl içinde akla hayale gelmeyen hayali olaylardan suçlu bulunarak idam ediliyorlar. Müslüman Uygur halkını sindirmek ve gözlerini korkutmak istiyorlar. Oysa Uygurlular kolay kolay pes edecek ve korkacak kimseler değildir.
Çin bölgeyi tam anlamı ile kendi adamları, yerli halkı ile doldurmak için son beş yıldır Kaşgar ili ve çevresinde “geri dönüşüm” projesi adı altında uygulanan keyfi istimlak politikasını yürütüyor. Doğu Türkistan bölgesindeki Çin işgal yönetimi tarafından bölgeye sürekli olarak Han Çinlilerinin yerleştirilmesi, Uygur Türklerinin sık sık tepkisine neden oluyor. Bölgenin en değerli arazı ve arsaları halkın elinden resmen zorla gasp ediliyor. Evleri yıkılan Uygurlular'a piyasa değerinin çok altında istimlâk bedeli ödeniyor. İtiraz edenlerin itirazları kabul edilmiyor ve tutuklanıp hapse atılıyor. Kaşgar Katliamı olmadan bir gün önce evleri zorla istimlâk edilen kişiler 22 Nisan günü valilik binası önünde haklarını aramak için gösteri yaptılar. Bu gösteride öncü olan kişiler tespit edilip ertesi gün 23 Nisan’da evlerine baskın düzenleyip yakalamak istediler.
Kaşgar’ın Maralbaşı kasabasının Sirikbuya ve Hayrabat semtlerinde Çin polisi bu kişilerin evlerini basıp evdeki genç bir çocuğu götürmek istediler. Çocuk direnince sebepsizce öldürüldü. Mahalleli mermi seslerini duyup olay yerine gelince, Polis halkın üzerine rastgele ateş açması sonucu halk sopalarla, bıçaklarla ellerine ne geçtiyse, kendilerini korumaya çalıştılar. Bu arbede de 6 Uygurlu Müslüman ile 15 polis olmak üzere toplam 21 kişi olaylar sırasında hayatını kaybetti. Uygurlular'dan onlarca da yaralı var.
Çin devleti, kendi bünyesinde bulunan habercileri Doğu Türkistan konusundaki haberlerin resmi haber kaynaklarından duyurmaya zorladığı için gelen bilgilerin sıhhat derecesini bilmiyoruz. Çok sıkı sansür uygulandığı için bölgede tam anlamı ile neler olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Olayın meydana geldiği kasaba silahlı birliklerce abluka altına alındığı, ölü sayısının artmasından ve Çin devletinin burada bir katliam yapmasından endişe ediliyor.
Bilindiği gibi ayni işgalci Çin istimlâk politikasını diğer il ve kasabalarda da uygulamıştı. 5 Temmuz 2009'da Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'de 200’den fazla Uygur öldürülmüş, 2 bin civarında Uygur da yaralanmıştı. Geçen yıl 2012 yılında ise Kaşgar, Hoten, Gulca gibi Uygur şehirlerindeki Çin saldırılarında 72 kişi hayatını kaybetmişti.
Çin turistlere ilk kapıyı açtığında ben de ilk gidenler arasındaydım. Şanghay’da bir devlet mağazasından ipek alıyordum. Oranın müdürü ile sohbet ederken
“paranı nerede değiştiriyorsun?” diye sormuştu. Bende
“Uygurlu insanlar vasıtası ile paramı değiştiriyorum”
diye cevap verince müdürün yüz şekli değişti ve bana
“ooo dikkatli ol! Onlar birer haydut ve yankesici, sana zarar verirler. Biz onlardan çok korkarız” dedi.
Ben de müdüre dedim ki
“onlar çok iyi insanlar eğer onlara kötülük yapmazsan onlar sana asla kötülük yapmazlar. Hatta sana karşılıksız ikramda bile bulunurlar.”
Daha sonları da Çin’e gittiğimde Çinlilere hep Uygurlular'ı sordum, onlara
“Çin devleti neden bu bölgeye ve insanlarına zulüm ediyor, haklarını neden gasp ediyor”? Aşağı – yukarı verdikleri cevaplar hep aynı oldu. Onların haydutluğu, problemli insanlar oldukları ve onları sevmediklerini, son zamanlarda ise yukarıda belirttiğim gibi “onların birer terörist” olduklarını söylüyorlar.
Bölgenin adı Doğu Türkistan'dır
Haksız ve hukuksuz yere bir insani hapse at daha sonra da idam et, geride kalanların evlerini istediğin zaman gel bas, kadın ve çocukları taciz et, karşı geldiler diye terörist ilan etmek hangi akıl ve vicdana sığar? Terörist olan kişi eline silahı alır haksız yere masum insanları öldürür, metro veya Pazar yerlerini havaya uçuran kişiler teröristtir. Onları kimse savunmaz. Zaten İslam dininde bu tür terör olaylarına cevaz verilmez. Ama namusunu, evini ve yurdunu savunan kimse nasıl terörist olur? Asıl terörist olan Çin devletidir. Doğu Türkistan devletini işgal etmiştir. O topraklar Çin’e ait değil. Eskiden müstakil bir devlet olan Doğu Türkistan topraklarıdır. Çin burasını işgal edip daha sonra da adını değiştirdi.
Emperyalistler bir yeri işgal edince ilk yaptıkları iş tarihlerini ve bölgedeki isimleri değiştirmek olur. Çin’de öyle yaptı. Doğu Türkistan’ı “Sinçan Uygur özerk Bölgesi” yaptı. Bu isim tüm resmi kurum ve kuruluşlarda ve haritalarda bu şekilde kullanılmaya başlandı. Okula yeni başlayan çocuklar da kendi ana yurtlarını “ Şinçan” olarak biliyorlar. “Doğu Türkistan” ismini kullanmak yasaktır. Hemen idamla yargılıyorlar.
Bu emperyalist ismi maalesef Müslüman dünyası da kullanmaya başladı. Onlarda bu işgali kanıksadılar. Türkiye’deki boyalı basın bölgenin ismini büyük püntalarla manşete çekiyorlar. Bazı İslami hassasiyeti olan kişilerde son zamanlarda “Şinçan” kelimesini kullanmaya başladığını üzülerek görüyorum. Art niyetli olmadıklarını da biliyorum. Bilgi eksikliği olunca belli müddet sonra büyük güçlerin, hakim medyanın kullandığı dili kullanmaya başlıyor insan. İşin doğrusu, “Şinçan” ismi işgal güçlerinin kullandığı illegal terim iken bölgenin gerçek ismi Doğu Türkistan’dır. Orada yaşayan haklın adı da Uygurlular'dır.
Çin’den beklenen ekonomide gösterdiği başarının aynısını insan hakları alanında göstermesidir. Birlikte yaşama, başkalarının kutsalına saygı ve sevgi dilini kullanmasıdır. Şiddet ve devlet terörü uygulamak bir insanlık suçu olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir.
Maldivler
Maldivler (Maldiv Cumhuriyeti)
Başkenti Male olan, Hint Okyanusu'nda 1.200 adadan oluşan bir devlettir. Hindistan'ın güneyinde yer alır. Küresel iklim değişiklikleri yüzünden yüzyıl içerisinde sular altında kalacağı öngörülen Maldiv halkına, 15 Kasım 2005 itibarıyla Avustralya'ya sığınma hakkı verilmiştir.
1.200 adanın 281'inde insan yaşamaktadır. Geri kalan adalar hâlen boştur. Yerleşim bulunan 281 adadan 195'inde Maldivliler, 86 ada ise "otel ada" şeklinde kullanılmaktadır.
Maldivlerin kültürü Araplara benzer. Bunun nedeni adaya gelen ilk yabancının Arap tüccar Abul Barakhat Al-Bar Bari olmasıdır. Ada halkının %100'ü müslümandır. Şeriat kurallarına yönetilmektedir ve mahkemesi başkent Male'dedir.
Deniz Gezmiş-THKO Savunmasından
Sayın Savcı,
1. Amerikan emperyalizmi gayrî millîdir.
2. Ona ortaklık edenler ulusumuza ihanet etmişlerdir.
3. Emperyalizme karşı mücadele suç değildir, silahlı mücadele ise Anayasayı ihlâl değildir.
4. Gayrî millî olan emperyalizm ve ortaklarının sömürüsü, Anayasaya aykırıdır.
Buna göre iki şey var:
1. Eğer belli bir hata sonucu, iddianame ve mütalaayı hazırladınızsa, dikkatli
olunuz; idamını istediğiniz kişiler kasaplık koyun değildir ve siz savcısınız…
2. Yok eğer yaptığınızın bilincinde iseniz; yolunuz açık olsun.
Deniz Gezmiş - THKO Savunmasından
Osman Pamukoğlu Sözleri
Vatan sevgisiyle harmanlanmış fedakarlık duygusu, dejenere insanlara basit gelir.
Fikir, düşüncede sansür olmamalı, her zaman işbirlikçiler vardır, olacaktır. Onların karşısına onların silahlarıyla çıkacaksınız.
Darbe iktidarın zayıflığındandır, terör iktidarsız iktidardan gelir. Darbe, halk arkanızda olsa darbe yapılabilir mi?
Kaçarak özgür olunmaz.
Sonunu düşünen kahraman olamaz.
Size yol gösterdim de diyebilirsiniz, ama askeri manada emir vermedim. Kahramanlara emir verilmez.
Ya ölecekler ya da bunlarin hepsi teslim olacaklar.
Yaşasın vatan, yaşasın Türk Milleti!
Ülkemizi yıkacaklarmış, yakacaklarmış, böleceklermiş. Kaygılanmayın !!! Hepsini gömecek kadar toprağımız var.
Bir insanın başına gelebilecek en kötü iki şey câhil bırakılmak ve aptal yaradılışlı olmaktır. Bunların ikisi de bir araya gelmişse bırak ipini gitsin.
Babanın Son Öğüdü
Bir adamın on iki erkek evladı varmış. Yıllarca çalışmış, didinmiş evlatlarını yetiştirmiş. Ne yazık ki oğlanlar sürekli birbirleriyle didişiyorlarmış. Elbette ki kimseye kalmayan dünya ona da kalmayacakmış. Baba hastalanıp ölüm döşeğine düşmüş. Evlatları, babalarının başından bir an olsun ayrılmıyor; bir ihtiyacı, arzusu olursa yerine getirmek için birbirleriyle yarışıyorlarmış. Ancak birbirleriyle didinmeden de duramıyorlarmış.
Baba içlerinden birini çağırıp kardeşlerini toplamasını istemiş. Kısa sürede on iki evlat babalarının başına toplanmış. Baba, her birinin bahçeye çıkıp, birer tane odun getirmesini istemiş. Ne çok ince ne çok kalın. Evlatlar babalarının isteğine bir anlam veremese de; bahçeye çıkıp birer tane odun bularak getirmişler. Tam ihtiyar adamın istediği gibi "Ne çok ince ne çok kalın". Baba bir de ip isteyip; on iki evlattan gelen on iki odunu üst üste koyup birbirine gücü yettiğince bağlamış.
"Şimdi" demiş, "Söyleyin bakalım bunu hanginiz kırabilir?" Evlatlar sırayla birbirine bağlı bu odunları kırmayı denemiş. En güçlüleri de kendisini en sona saklamış. En güçlüleri de odunları kıramayınca baba; "O odunları geri verin bakalım beceriksizler" demiş. Odunları alıp tüm gücünü toplayarak yatakta doğrulmuş. Odunları bağlayan ipi çözüp, hepsini teker teker kırmış. Evlatlar içlerinden "Bu şekilde biz de kırardık" diye geçirse de, saygılı birer birey olarak yetiştirildiklerinden ses çıkarmamışlar. Baba saygıyla kendisine bakan evlatlarını teker teker süzüp, son öğüdünü vermeye başlamış:
- Bakın evlatlarım! Sizi her anlamda iyi birer evlat olarak yetiştirdim. Ama şu birbirinizle geçinememenize çok kızıyorum. Odun meselesine gelince; "Odunları bu şekilde biz de kırardık" diye düşündünüz değil mi? Evlatlarım hayat bir sınavdır bu da size, babanızın son sınavıydı. Gördüğünüz gibi birbirine bağlı odunları en güçlünüz bile kıramadı. Ancak odunları çözünce ne de kolay kırıldılar değil mi? İşte siz de hayatta bu odunlar gibi birbirinize tutunursanız sizi kimse ezemez, kıramaz. Ancak birbirinize sahip çıkmazsanız ipi çözülen odunlar gibi teker kırılırsınız. İşte bu babanızın size son öğüdüdür!
Can Dündar
"Türkiye’de kaç okul var?
67 bin…
Kaç hastane var?
1220…
Kaç sağlık ocağı var:
... 6 bin 300…
Peki kaç cami var?
85 bin…
Her 60 bin kişiye 1 hastane düşerken, 350 kişiye 1 cami düşüyor.
Peki kaç kilise var?
270…
Kaç cemevi var?
100.
* * *
Türkiye’de kaç doktor var?
77 bin…
Peki kaç din görevlisi var?
90 bin…
Türkiye’de her 900 kişiye bir doktor düşerken, her 780 kişiye bir din görevlisi düşüyor.
Eğitim-Sen’e göre Türkiye’nin 200 bin öğretmen açığı var.
* * *
Türkiye’de kaç kütüphane var?
1435…
Almanya’da kaç kütüphane var?
11 bin…
Türkiye’nin kaç kentinde devlet tiyatrosu var?
13…
Kaç kentte kuran kursu var?
81…
Bu kursların toplam sayısı kaç?
3852…
* * *
Türkiye’de 1 opera derneği var; 11 bale, 10 heykel, 18 resim, 18 sinema, 38 tiyatro derneği var.
Peki kaç tane “cami yaptırma derneği” var?
35 bin…
* * *
İçişleri Bakanlığı’nın bütçesi ne kadar?
783 trilyon…
Ulaştırma Bakanlığı’nın?
678 trilyon…
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın?
677 trilyon…
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın?
632 trilyon…
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın?
280 trilyon…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın?
249 trilyon…
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın?
404 trilyon…
Sadece Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi ne kadar?
1.3 katrilyon…
8 bakanlığın bütçesi kadar…
22 üniversitenin toplam bütçesine denk…
* * *
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin yıldan yıla büyümesine bakalım:
1997′de 66 trilyon.
1998′de 119…
1999′da 180…
2000′de 270…
2001′de 302…
2002′de 553…
2003′te 771…
2004′te 1 katrilyon…
2005′te 1 katrilyon…
2006′da 1,3 katrilyon…
2007′de 2.7 katrilyon…
* * *
Bir ülke, Diyanet’e, bütün üniversitelerine ayırdığı bütçe kadar pay ayırıyor ve bunu son bir yılda ikiye katlıyorsa, doktordan, öğretmenden fazla imam yetiştiriyorsa, hastane değil cami yaptırıyor, kütüphaneden çok Kuran kursu açıyorsa, o ülkenin durup bir daha düşünmesi gerekmez mi?"
- Can DÜNDAR
Tecavüzcü İlmihal Hocası
Tecavüz kurbanı bu kez bir erkek çocuğu
Bingöl’deki tecavüz olayının ardından Mardin’de de 14 yaşındaki bir erkek çocuğunun, 4 ay kaldığı özel yurttaki ilmihal hocasının tecavüzüne uğradığı ortaya çıktı. Tecavüzcünün “nitelikli cinsel istismar” suçlamasıyla ceza almaması için kaloriferci yapıldığı iddia edildi.
Hürriyet’te yer alan habere göre, babası Şırnak’ta memur olan 14 yaşındaki A., geçen yıl Mardin’deki Anadolu lisesini kazandı. Devlet yurdu olmadığı için de özel bir erkek yurduna yerleşti.
Yurt yöneticisi ve ilmihâl öğretmeni olduğu kaydedilen H.K tarafından 2012 Kasım ayından 2013 yılının Mart ayına kadar tecavüze uğrayan A., aynı zamanda yaşananları anlatmaması için tehdit edildi ve dövüldü. Tecavüzler nedeniyle bitkinlik ve oturma güçlüğü çeken A.’nın devamsızlığının 21 güne çıkmasının ardından babasına bu konuda mektupla bildirim yapıldı.
Annenin mektubun ardından kaldığı yurda gitmesiyle A., başına gelenleri itiraf etti. Yurt müdürünün “Aramızda anlaşalım” teklifini reddeden anne, önce savcılığı ardından hastaneye gitti. Muayene eden doktor, oğlunun tecavüze uğradığını teşhis edip rapor düzenledi. Bunun üzerine H.K. tutuklandı. Midyat Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Nitelikli cinsel istismar ve darp suçundan” yargılanan H.K.’nin ikincisi 20 Haziran’da yapılan duruşması 11 Temmuz’a ertelendi.
İnterpool Tarafından Aranan Türkler
1-önder ARMUTçU Ahmet 1973 Bingöl/Genç
2-İhsan BULUT M. Hanifi 1971 Bingil-Merkez
3-Mehmet Selim YILDIZ Yusuf 1985 Bingöl-Karlıova
4-Cevdet KIZILKAYA İzzet 1955 Bingöl-Solhan
5-Abdurrahman DüRRE Ali 1931 Muş-Malazgirt
6-İsmail BOZYKLUHAN Veysi 1954 Bingöl-Merkez
7-Aysel çüRüKKAYA Hıdır 1958 Bingöl-Merkez
8-Zübeyde ERSöZ Talip 1971 Bingöl-Merkez
9-Mehmet Selim MERT Ali 1955 Bingöl-Karlıova
10-Ayfer KAYA Hasan Fehmi 1972 Bingöl-Merkez
11-Ahmet YILDIRIM Rıza 1963 Bingöl-Merkez
12-Sedat KARASU Mehmet Ali 1975 Bingöl-Merkez
13-Mehmet UçAN Mehmut 1958 Bingöl-Merkez
14-Ali Haydar KAYTAN Ali 1952 Tunceli-Merkez
15-Ali TEKBAKAR Veli 1962 Tunceli-Ovacık
16-Halil ATAç M. Ali 1963 Ş.Urfa-Halfeti
17-Hıdır SARIKAYA Mehmet 1966 Tunceli-Merkez
18-Ayhan çİFTçİ Reşit 1968 Muş-Bulanık
19-Ramazan TOPTAŞ Hasan 1962 Batman-Merkez
20-Rıza ALTUN Aziz 1956 Kayseri-Sarız
21-Hıdır YALçIN İbiş 1961 Tunceli-Hozat
22-Zeki öZTüRK Salih 1970 Ağrı-Tutak
23-Eşraf KARABAKAN ömer 1970 Erzurum-Karayazı
24-Hasan TAŞ Ahmet 1959 Tunceli-Merkez
25-Osman öCALAN ömer 1956 Ş.Urfa-Hakfeti
26-Duran KALKAN Yusuf 1954 Adana-Tufanbeyli
27-Ali ENGİZEK Mehmet 1951 K. Maraşi-çağlayancerit
28-Numan UçAR Emin 1950 Ş.Urfa-Birecik
29-Cemil BAYIK Mustafa 1955 Elazığ-Keban
30-Maşallah öZTüRK Sait 1946 Siirt-Baykan
31-Hüseyin ALP Haydar 1956 Bingöl-Karlıova
32-Ciarhan BAZENCİR Ahmet 1974 Bingöl-Merkez
En Çok Kazandıran Meslekler
En çok kazandıran günlük işlerin başında ilk sırayı ses sanatçılığı alıyor. İkinci sırada mankenlik, üçüncü sırada düğün/doğum fotoğrafçılığı bulunurken, sosyete falcılığı ise listenin dördüncü sırasında kendine yer buluyor.
Küresel alanda ticaret, iletişim ve turizm ağının yayılmasıyla birlikte rehberlik ve tercüme işleri de iyi para kazandıran ve günlük kazanç getiren işlerde üst sıralarda yer almaya başladı.
Bir dönem gençlerin ideallerini süsleyen, iyi para kazandırmasının yanı sıra kişilere saygınlık da sağlayan doktorluk, mühendislik gibi mesleklere ilgi devam ederken, eğlenceli ve fazla eğitim gerektirmeyen, kazancı da yüksek işler de ilgi görmeye başladı.
SOSYETE FALCILIĞI KAZANDIRIYOR
Ünlü ses sanatçılarının konser kazançları yaklaşık 5 - 10 bin liradan başlıyor, yılbaşı ve bayram gibi özel gecelerde ise 250 bin liraya kadar çıkıyor.Mankenlerin kazançlarının artmasında ise mankenin profesyonellik derecesi, ünü ve yapılan işin niteliği rol oynuyor. Buna göre, mesleğe yeni başlayan bir manken defile başı yaklaşık 100 lira kazanırken, birinci sınıf profesyonel bir mankenin defile ücreti 1.500 liradan başlıyor, çıktığı defilenin önemine göre 20 bin dolara kadar çıkıyor.
Yasal olmasa da en eski çağlardan beri var olan fal merakı da adeta bir ''meslek'' olarak falcılığı iyi kazandıran işler arasına sokmuş bulunuyor. Uzun yıllar gazete ve mecmualarda bir kaç sütuna sıkıştırılan günlük fallar, önce televizyon ekranlarına taşındı, sonra da internete girdi. Bu sütunlarda ün yapan falcılar da evlere kadar taşınan, randevuyla gidilen bir grup haline geldiler.
Tütsü, mum, birkaç otantik dekorasyon malzemesiyle gelecek üzerine fantastik varsayımlar üreten sosyete falcılarının seans ücreti 50 liradan başlıyor, özellikle İstanbul'da ün yapmış bir sosyete falcısının seans ücreti ise 250 liraya kadar çıkıyor. Öte yandan tanınmış bir Astrolog'un kişiye özel çıkarttığı Yıldız Haritası'nın fiyatı 200 - 500 lira arasında değişiyor.
GÜZELLEŞTİREREK PARA KAZANANLAR
Özellikle gösteri dünyasının kullandığı makyözlük de eğlence sektörünün gelişmesiyle çok kazanan meslekler arasında yer aldı. Makyözler günlük 100 lira ile 500 lira arasında kazanıyor. Bu arada dizi ve sinema filmlerinin görünmez kahramanları figüranların da günlük kazançları, oynadıkları filme ve yaptıkları rollere göre 50 liradan başlıyor, 250 liraya kadar çıkıyor.DOĞUM VE DÜĞÜN FOTOĞRAFÇILIĞI DA KAZANDIRIYOR
Son dönemde trend olan mesleklerden biri de doğum ve düğün fotoğrafçılığı. Aileler ve aile adayları bu alanda profesyonel kişilerle hayatlarındaki en önemli anları ölümsüzleştirmek istiyorlar.Düğün fotoğrafçılığı Türkiye'de uzun yıllardır var olan bir iş kolu ancak son dönemde sanatsal çekim istekleriyle birlikte bu alanda da bir uzmanlaşma söz konusu hale geldi. Bu alanda ortalama bir düğün fotoğrafçısı düğün başına 500 - 750 lira arasında ücretler alırken, profesyonel bir fotoğrafçının aldığı ücret ise 5 bin liraya kadar çıkıyor.
Son zamanların trendi doğum fotoğrafçılığında da fiyatlar pek farklı değil. Aileler, bu özel anlarını ölümsüzleştirmek için 400 lira ile 2 bin lira arasında bir fiyatı gözden çıkarmak zorunda.
DİL, ALTIN YUMURTLAYAN TAVUK
Günlük getiri de Türkiye ortalamasına göre iyi kazanç getiren mesleklerden biri de rehberlik ve tercüme işleri.Turizm Bakanlığı'ndan kokartlı profesyonel bir özel turist rehberinin günlüğü 200 lira ile 350 lira arasında değişiyor. Tercümanların kazançları ise çevri yaptıkları dile göre değişiyor. Almanca, İngilizce ve Fransızca gibi dillerin sayfası 15 - 25 lira arasında çevrilirken, İtalyanca 60 - 80 lira, Flemenkçe 45 - 50 lira, İbranice 35 - 60 lira, Japonca 55 - 65 lira, Çince gibi öğrenmesi güç dillerde çevirilerin sayfası ortalama 60 - 70 lira arasında yapılıyor.
Almanca, İngilizce ve Fransızca dil öğretmenlerinin saati yaklaşık 50 - 80 lira, İtalyanca ve İspanyolca öğretmenlerinin saati 60 - 80 lira, Arapça, Çince, Japonca gibi dil öğretmenlerinin saati ise 70 - 100 lira arasında bulunuyor.
Türkiye'deki öğrencilerde matematik seviyesinin düşük olması aileleri özel öğretmenlere yönlendiriyor. Bu çerçevede İstanbul, Ankara gibi büyük illerde bir matematik öğretmeninin bir saatlik özel ders ücreti 50 lira ile 100 lira arasında değiyor.
AA muhabirinin araştırmasına göre bazı işlerin günlük en yüksek ve en düşük getirileri şöyle:

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Etiketler
AB Üyeleri
(1)
Abdest Ve Namazın Vucuda Faydası
(1)
Atatürkün Kronolojisi
(1)
Atatürkün Yaptırdığı Camiler
(1)
Babanın Son Öğüdü
(1)
Bor Madeni
(1)
bordo bereliler
(1)
Can Dündar
(1)
Cumhuriyet Tarihinin İdamları
(1)
deniz gezmiş
(1)
deniz gezmişin savunması
(1)
Doğu Türkistan'daki Türk Katliamı
(1)
dünya icatlar kronolojisi
(1)
Dünyanın En Büyük Camisi
(1)
Dünyanın En İyi Hackerları
(1)
Dünyanın En Piskopat İnsanları
(1)
Dünyanın En Zehirli Hayvanları
(1)
Einstein’dan 10 Hayat Dersi
(1)
En Çok Kazandıran Meslekler
(1)
En İlginç Ölümler
(1)
En İyi Web Tarayıcısı
(1)
En Uzun İnsan
(1)
Eski Bir Satanist Anlatıyor
(1)
Faydalı Bilgiler
(1)
Guinness Rekorlar Kitabında Türkler
(1)
hacker
(1)
Hadisi Şerif
(1)
Hangi Otomobil Hangi Ülkenin
(1)
Hz.Muhammedin Sözleri
(1)
İnsan Tek Kelimeyle Mucizedir
(1)
İnterpool Tarafından Aranan Türkler
(1)
İşkence Aletleri
(1)
Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele
(1)
Jim Jones Kimdir ?
(1)
jitem nedir
(1)
Kabul Olan Dua
(1)
Kıyamet Alemetleri
(1)
Kurtlar Vadisi Sözleri
(1)
Maldiv Cumhuriyeti
(1)
Maldivler
(1)
maya uygarlığı
(1)
mayalar
(1)
nükleer silah bulunduran ülkeler
(1)
Osman Pamukoğlu Sözleri
(1)
Osmanlı Devletinin Sınırları
(1)
Osmanlı Padişahlarının Bilinmeyenleri
(1)
Sağlıklı Yaşamanın Formulleri
(1)
Sağlıklı Yaşamın Sırları
(1)
Sigarayı Bırakın !
(1)
Tecavüzcü İlmihal Hocası
(1)
Telefonlarımız Dinleniyor Mu ?
(1)
Türk Kahvesinin Tarihi
(1)
Türkiyenin Askeri Gücü
(1)
Türkiyenin Üye Olduğu Kurumlar
(1)
Türkler İçin Bozkurtun Önemi
(1)
Ünlü Şirketlerin İsimlerinin Hikayesi
(1)